Sosyal medya kullanımı yaygınlaştıkça toplumun çeşitli kesimlerini yakından tanıma fırsatı buluyoruz. İlk başlarda şaşırdığımız pek çok şey hala çoğumuzu rahatsız etse de zamanla alışıyoruz. Fakat farkettim ki artık şaşırmıyoruz.
- Süper zenginlerin pandemi kısıtlamalarında yalılarından/malikanelerinden fotoğraf çekip, altına da dalgalı sözler yazıp, minicik evlerinde canı sıkılanlara caka satmalarına.
- Sosyeteye karışan sonradan görmelerin sırf paylaşım olsun diye yüz maskesinden, poğaça tarifine kadar akla gelen her nevi copy past bayağı içeriği “ mankenleri çatlatan pozlarla” şaşalı evlerini vitrinleyip hava atma çabalarına.
- Yetersiz eğitim alt yapılarına rağmen çeşitli alanlarda kendilerini “uzman” olarak vasıflayanların, içeriğinin ne olduğu belli olmayan birkaç kitap yazıp, önemli kişi görünmelerine.
- Kendilerini muhafazakar olarak tanımlayan bazı kişilerin ramazan ibadetini gösterişe dönüştürüp, fotoğraflayıp Instagrama eklemesine ve bu pozlara 7 yaşındaki küçücük çocuklarını da dahil edip çocuğu gece zorla sahura uyandırıp, ardından abdeste ve namaza zorlamalarını ibadetten sayıp caka satmalarına ve onlara sayısız “beğeni” gönderenlere.
- Facebook’ta grup açıp, grup yöneticisi vasfıyla sürekli kendi reklamını yapıp, sanki şişirme bir devlet adamı edasıyla caka satanlara.
- Çocuklarının her halini sürekli paylaşma gereği duyan ünlü kişilere.
- Bazı diyetisyenlerin her gün bir meyveye sarılıp Instagram pozu vermesine.
- Twitter’ın kinin ve nefretin kusulduğu, her türlü hakaretin yapıldığı, sataşmanın serbest olduğu bir meydan muharebesi alanına dönüşmüş olmasına.
- Instagramda ikide bir asansör selfisi paylaşmaktan sıkılmayanlara.
- Bazı ev hanımlarının Facebook ve Instagram'da sürekli kahve tepsisi fotoğrafı paylaşmaktan hala bıkmamasına.
Gülten MERT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder