Gıdım gıdım gelen aşının kime yapılacağı anlık kararlarla veriliyor. Bir bakıyorsun 40 yaş üstü avukatlar aşılanıyor, bir bakıyorsun turizmciler aşılanıyor, bir bakıyorsun futbolcular aşılanıyor, bir bakıyorsun sağlık çalışanlarının eşleri aşılanıyor....
Pandeminin kahramanları "Sağlıkçılarımızın" aşılanmasını gönül rahatlığıyla istedik. Ayrıca büyük kamu görevi yürüten öğretmenlerimizin de aşıda önceliklenmesini de destekledik. Ama şimdi işin rengi değişmeye başladı. Liste keyfiyete bağlandı.
Sabah kalkıyoruz, her gün bir aşı grubu peydahlanıyor.
Sıradan biriyseniz ve hiçbir kurumla bağınız yoksa canınızı korumaktan başka şansınız kalmıyor.
Virüsün kimi nasıl etkileyeceği belli değilken, yaşam hakkı anayasa madde 17'de herkes için eşitken, aşı keyfiyen her gün farklı gruplara öncelikleniyor.
Virüs pazarda, kuaförde, fabrikada, markette, sokakta, okulda, bakkalda, manavda, ofiste, evde yok mu? Yarın sabah uyanacağız ve diyecekler ki "Gelen aşılar gümrük memurlarına yapılacak ya da hal çalışanlarına yapılacak" Yarın ne duyacağımız belli değil. Can herkesin canı. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Sağlık çalışanları aşılanırken Eczacılar aşılanmadı. 212'li gazeteciler aşılanırken 212'sizler aşılanmadı. Avukatlar aşılanırken Uzlaştırmacılar aşılanmadı. Ölümcül bir pandemide bir grup ya da zümreye ayrıcalık tanırsanız telafisi olmayan haksızlıklara yol açarsınız.
Öncelikleme yaşa ve kronik rahatsızlığa göre olmalıydı. Mesleklere göre keyfiyen yapılan her seçim insan hakların aykırıdır. Aşısı bulunan bir hastalıktan ölümlerin artık bir sorumlusu vardır. Bu keyfiyet birgün bunun hesabını vermelidir.
GÜLTEN MERT